Sen Nasıl Bir Kadınsın Esra?

Esra Kılıç - 1

Bazen kendime sen nasıl bir kadınsın? diye soruyorum. Elbette ben bir insanım önce fakat, sonrasında, bir kadınım. Bir kadın olmak zor bazen. Feminist bir insan değilim, olmadım da. Adil olan ne ise onu savundum her zaman kadın ya da erkek fark etmeksizin. Ancak zaman zaman bir kadın nasıl olmalı diye düşünüyorum. Toplumda bir kadın nasıl olmalı? genel bir yargı vardır her zaman. Doğrular, ideolojiler değişir ve önemlidir elbette herkes için. Fakat ben...hayatım boyunca "erkek gibi" yetiştim.

Evet, bu tabiri kullanıyorum açıkça. Narin değilim, çıt kırıldım hiç değilim, o işi erkek yapmalı gözüyle bakılan birçok şeyi, bir kadın olarak yaptım bu yaşıma kadar. Bazen, bazı kadınlara denk geliyorum makyaj yapan, elleri bakımlı ve güzel kadınlar. Benim ellerim öyle değildir mesela. Tırnaklarımı hep keserim, hemen uzuyorlar diye kızarım hatta. Bir kere bile oje sürmedim. Makyaj yapmaktan pek hoşlanmam, yapmam gerektiği durumlarda da abartı bir makyaj yapmaktan kaçınırım. Doğal olmak benim için her şeyden önce geliyor her zaman.

Topuklu ayakkabı giymeyi pek sevmem mesela. Nasıl bir algı yaratmış isem topuklu ayakkabı giydiğimde etrafımdakiler hep yorum yapar: "Çok yakışmış Esra. Seni hiç topuklu ayakkabı ile görmemiştik, sen giyer miydin topuklu ayakkabı?" vb. yorumlar bunlar. Rahatlığı seviyorum sanırım. Elbette kadın olmak, topuklu ayakkabı giymekten ibaret değildir. Bunlar birer parça yalnızca.
Kıvırcık saçlara sahibim, Allah'ın verdiği saç bu elbette, ben pek sevmesem de, birçok kişi bu saçlara sahip olduğum için şanslı olduğumu düşünüyor.

Banyodan hemen sonra anında kıvır kıvır olan saçlarımı görenler hayret ediyorlar, "Yaaaaaa ne kadar güzel! Keşke benim saçlarım da böyle kıvırcık olsa!" diyorlar ve hemen ardından da saçlarımı düzleştirmemi istiyorlar: "Seni bir de öyle görelim!" Nasıl bir insanım bilmiyorum, hiç saçlarımı düzleştirmek gibi bir zahmete girmek istemiyorum, vakit ayırmak istemiyorum aslında. Kilo konusunda da bu var. Kilo aldığında, "Kilo almışsın." yorumunu yapmaya bayılıyorlar, kilo verdiğinde de, "Kilo vermişsin, hasta mısın? Neden kilo verdin? Nasıl verdin?" yorumunu yapıyorlar, bu hiç şaşmıyor. Bir insanın sağlığı ile ilgili, nedense gereksiz fikirlerini ortaya dökmek gibi bir ihtiyaç duyuyorlar, anlayamıyorum açıkçası.

Bugün birçok kadın küpe, piercing vb. takıları için vücutlarında birden fazla delik açtırıyor. Elbette herkesin kendi zevkidir, hiçbir şekilde kötülemiyorum. Ben ise henüz 4 yaşındayken annemin kulaklarımı deldirdiği halimleyim. Bazen küpe takmak geliyor içimden fakat sonrasında alışkın olmadığım için çok fazla kulağımda durduramıyorum. Kolye takmayı hiç sevmiyorum mesela, yüzük de öyle keza. Ancak bileklikler hoş duruyor gibi bazen, fakat bileğimi her salladığımda ya da bilgisayarda bileklerim masanın üzerinde yazı yazarken bileklik rahatsız ettiği için çıkarıyorum.

Esra Kılıç - 2

Bazen bazı kadınlar görüyorum, yemek yerken bir kraliçe edasıyla süzülüyorlar, elbette onları yargılamıyorum bu belki de güzel bir şeydir bilemem, ben hiç öyle değilim, yemeğimi hızlı bir şekilde yiyorum çünkü aklımda hep yemek yerken tembellik yapmamalıyım düşüncesi oluyor. Bazı kadınlar görüyorum mesela mutfak çöpünü atmaktan tiksiniyor ya da lavaboyu yıkamanın pis bir iş olduğunu düşünüyorlar.

Bu bana komik geliyor nedense. Rahmetli anneannemin lazımlığını boşaltmamız gerektiğinde de hep ben yapardım bunu, tiksinmezdim, üşenmezdim de, zaten bir başkası yapmak istemezdi. Bazı kadınların asla yapmam, yapamam diyeceği birçok şeyi yapıyorum. Bazen kendime gülüyorum da, sebepsizce. Bir keresinde duvardaki priz yerinden çıkmış idi, onu nasıl geri eski haline getirebileceğimi araştırmış ve yapmıştım. Birkaç hafta önce klima bozuldu örneğin, tamircinin yapacağı şeyi kendim araştırarak yaptım ve klima çalışmaya başladı. Elime tornavida alıp da bir şeyleri takıp temizlediğim, tamir ettiğim çok olmuştur. Her zaman da şaşırırlar, hem de her zaman, bu hiç şaşmaz.

Böyle bir kadınım ben de işte, ben mi garibim yoksa çevre mi beni garipleştiriyor bilmiyorum. Abartılı şeyleri hiç sevemedim. Takı, küpe vb. yerine kendime hep kitap aldım, bu nedenle de gereksiz yorumlar aldığım çok olmuştur. Hep küçük ama anlamlı şeyleri sevdim. Hediye dükkânına girdiğimde o renkli kar kürelerine, küçük minyatür biblolara koşarım hala. Hala o dönen müzikli atlıkarıncaları elime alır bir çocuk gibi çevirip çevirip atların dönüşünü izlerim. Babam bir keresinde çocuk ruhlu olduğumu söylemişti.

Örneğin en son kendime bir kum saati aldım, ama o kadar çok sevdim ki, dayanamadım. Üç küçük kum saatini yan yana koymuşlar idi ve her biri birbirinden güzel renklere sahip idi. O kum saatini alana kadar kaç kere elimde çevirip durdum büyülenmiş gibi. Telefonumda asla güzellik ile ilgili uygulamalar yok, yalnızca iki tane bilgi yarışması uygulamam var arada, hem öğrenmek hem de kafamı dağıtmak adına giriyor ve soru cevaplıyorum. Hiçbir ünlüyü takip etmiyorum ya da merak etmiyorum, açıkçası ilgilenmiyorum da. Müzik dinlerken kliplerini izlemiyorum asla, umurumda değil çünkü, merak da etmiyorum.

Acaba ben yaşlı mıyım neyim? Hayattan erken mi emekli oldum? 😀 Havalı görünmek, çok şey biliyormuş havası yaratmak gibi bir derdim de olmadı hiç. Hatta bazen çok biliyormuş gibi görünmemek için aptalı oynadığım olmuştur. Kim ne bilebilir ki? Çok duygusal bir kadınım, bütün sertliğe rağmen. Duyguların pençesine yakalandığım zaman zihnim, kalbim asla susmuyor, hem de asla. Gün içinde bir şeylerle meşgul olsam da, beynimin bir köşesinde o duygular dönüyor girdap gibi, hem de sürekli, her an. Bir konuda endişeliysem dışarıdan sakin ve sabırlı görünsem de içeride kendimi yiyorum. Sonra o sorun çözüldüğünde rahatlıyorum, o sorun çözülene kadar uyku uyuyamıyorum desem yalan olmaz. Hayatta benim için en ufak bir sorun bile anında çözüme kavuşmalı, yoksa rahat edemiyorum. Bu huyumu asla değiştiremedim, akışına bırakmayı eylemsel olarak yapsam da zihnim ve kalbim asla akışına bırakamıyor.


Esra Kılıç - 3

Belki de çoğu kadın, “böyle olduğum için” kadın demez bana. O yüzden hep bir insan olmaya baktım hayatta. Bilemiyorum, karışık belki de düşünceler. Bazen, "İçin geçmiş senin..." cümleleri de duyuyorum elbette. "Sen, nasıl bir kadınsın?" sözleri de. Katı ve geçilmez kurallarım, birçok şeyde seçici olmam, giyinirken de uyurken de yürürken de her zaman rahatlığı ve sadeliği tercih ediyor olmam beni nasıl bir kadın yapıyor acaba? çözemedim. Hayatın şatafatına olan ilgisizliğim garip geliyor çoğu kişiye. Hâlbuki abartılı şeylerle mutlu olmayı tercih etmedim hiç, ilgi de duymadım, alışamam da zaten böyle bir şeye. Doğanın, denizin, kışın, rüzgârın, yağmurun olduğu her yerde yaşarım gibi hissediyorum. Ve hayvanların…

Yine de, güçlü bir kadın olduğuma inanıyorum, bazı konularda zayıfmışım gibi hissetsem de. Zeki olmasam da, akıllı olmaya, bilgili olmaya gayret ediyorum. Fakat elbette bir kadınım, bu bir gerçek. Ve bazen bir kadın olmak zor cinsiyet kimliğinden dolayı. Senin fikirlerinden, düşüncelerinden önce cinsiyetinin önde gelmesi, yalnızca cinsiyet organlarından ibaretmişsin gibi görülmesi ya da geri plana atılıyor olman zor. Oysa ben vücudumdan önce aklımın ya da değerlerimin önce görülmesini isterim.

Hassas olmak da zor. Hayatta her şeyi bir kenara bırakıyorum ama bu kadar hassas olmak istemezdim galiba. Bu kadar da değil en azından. Hassas olmak beni çok yoruyor çünkü. Her detaya takılmak, her detayı sorgulamak. Kırmızı noktalar gibi görüyorum onları, direkt, çaba harcamadan. Ve sonra felaket senaryoları çıkıp geliyor ardından.
Garip de bir kadınım galiba, ne bileyim? Tuhafım gibi. Çoğu zaman bende yanlış olan ne? diye düşündüğüm oluyor. Hem bu kadar duygusal olup, hem de mantık delisi olmayı nasıl başarıyorum? Neden böyle bir kadınım?
Sanırım nedenini asla çözemeyeceğim ya da anlayamayacağım ve her şeyi anlamak, çözümlemek, anlamlandırmak isteyen yanım bu durumu bir kıymık gibi ruhumda taşıyacak, tüm ömrüm boyunca…

Daha yeni Daha eski

İletişim Formu