Bazen sosyal medyada, dedeleriyle vakit geçiren kişilerin videolarına denk geliyorum. Aslında hayatlarının en kıymetli anlarından birini yaşadıklarından habersizler diye düşünmeden edemiyorum sonra. Anı yaşarken, tadına vara vara yaşıyor muyuz gerçekten? O anın ne kadar kıymetli olduğunu çok sonra anlıyoruz elbette. Ben dedelerimi kaybedeli seneler oldu. İkisinin de yeri çok ayrıydı, ikisini de çok özledim. Gidenler elbette geride sevdiklerini bırakıyor fakat, onları özlememek de elde değil.
Gittikleri için onlara hiç kızmadım, ama onlarla çok vakit geçiremeden gittikleri için üzgünüm. Zihnimin kuytu köşelerinde, en önemlisi de kalbimde yaşayan bazı anılardan hatırladıklarım beni hüzünlendiriyor.
Sevgi ve Özlemle!
Kıpır kıpır bir çocukluğum olmadı, daha çok yaşam şartlarına uyum sağladığımız bir hayatımız vardı ancak yine de dedelerim yaşarken hayat daha güzeldi her zaman. İlk duamı, annemin babasından öğrenmişimdir mesela. O tarlalarda başında mendille gezerken, ben peşinden ayrılmazdım asla. Elimden tutar ve ağaçtan mandalina koparırdı. Güvende ve huzurlu hissederdim. Bir şeyler anlatırdım, gülümseyerek dinlerdi.
Allah bilir ne anlatıyordum da bu kadar gülüyordu, bilemiyorum hiçbir zaman ama ondan taşan sevgi seli hala beni çok duygulandırır. İsmini Şaziye koyduğu bir atı vardı ve beni ata bindirmek için ikna etmeye çalışırdı ancak ben yüksekten hep korktuğum için asla binmezdim. Onun yanından asla ayrılmak istemezdim.
Babamın babası ise, huzur içinde uyusun, şehir dışında oturduğu için pek görüşemezdik fakat bize her geldiğinde onun ne kadar yaşlandığını düşünür, içten içe ona üzülürdüm. Sevgili babam, dedem her geldiğinde ona banyo yaptırır, tırnaklarını keser, onu tıraş ederdi, bir çocuk gibi ilgilenirdi babasıyla. Sanki öyleydi, bir çocuktu sanki o da. Dokunulmamış bir saflığı vardı, ya da belki de yaşam ona ağır geliyordu, asla bilemeyeceğim, sadece ona son kez sarıldığım an hep aklımdadır.
Anneannem ise bambaşka bir kadındı. Bazen annemde onu görüyorum, ellerinde ayaklarında, bakışlarında, davranışlarında. Hayatta en çok anne ve babanızı seversiniz, ve bir o kadar sevdiğiniz kişi de anneanneniz olur ya, öyleydi benim için de. Nasıl güzel gülerdi. O güldüğü zaman insanın içi ısınırdı. Kaç yaşında olursa olsun, gülüşünde hep masum bir hava taşırdı.
Çok çalışkan, çok becerikli bir kadındı. 9 çocukla ilgilenmek asla kolay olmasa gerek. Boyunu geçen çiçekleri vardı ve ben onun yanına her gittiğimde o çiçeklerden benim için toplardı. Geçenlerde onu rüyamda gördüm, yine bana çiçek toplayıp veriyordu, uyanmak istemediğim bir rüyaydı.
İtiraf etmem gerekir ki, yaz günlerini dedelerinin, anneannelerinin yanlarında geçiren insanlara imreniyorum. Eğer yaşasalardı, dedelerimle uzun uzun sohbetler yapacağımı biliyorum çünkü. Kaç yaşına gelmiş olursam olayım, cebime para sıkıştıracaklarını da biliyorum. Onları henüz küçücük bir çocukken kaybetmiş olsam da, çok iyi hatırlıyorum.
Annemin ve babamın yüzlerinde onları görmek tuhaf hissettiriyor. Onların yaşadıkları zor hayatı, annemden ya da babamdan dinlemek tuhaf hissettiriyor. Öyle anlarda, onlara sıkı sıkı sarılmak geliyor içimden ama ancak dua edebiliyorum. Eğer hayatınızda sizi seven, sizi canının parçası olduğu için seven bir dedeniz, anneanneniz, babaanneniz varsa onlara saygıda kusur etmeyin. Onları sevin, sayın, hürmet gösterin. Varlıklarının ne kadar önemli olduğunu fark edin. Hep sizlerle olması dileğiyle...
Sevgi ve özlemle!