Bu sabah, henüz hava aydınlanmamışken kalktım ve dışarıya, bahçeye çıktım. Eğer bir kabustan uyanmışsam ya da uykudan aniden kalkmışsam sebep olmaksızın, genelde böyle yapıyorum. Belirli bir saati beklerken, dışarıda oturuyor, bazen çıplak ayaklarımı toprağın üzerine koyuyor, bazen de sandalyede iki büklüm bir şekilde uzun uzun oturuyorum.
Huzur Veren, Büyüleyici O Küçük Anlar
Bu sabah da, böyle anlardan birisiydi. Ben dışarıya çıktığımda, minik kediler uykusundan uyanıp hemen yanıma geldi. Onlarla birlikte bir sandalyeye oturdum ve bu boğucu sıcağın belki de tek serin zamanının tadını çıkardım. Akdeniz'de ekim ayında bile boğucu sıcaklar olabiliyor bazen. Gökyüzü siyahın içinden çıkıp maviyle bütünleşirken, parlak bir nokta gibi görünen yıldızları izledim bir süre. Gökyüzünde öyle güzel görünüyorlar ki, hiç o ana şahitlik ettiniz mi? Berrak mavinin içerisinde, ışık gibi parlayan küçük noktalar...
Sessizliği, huzuru, dinginliği dinledim bir süre. Göğsümün garip bir huzurla dolduğunu hissettim. Aklımdan türlü türlü düşünceler geçerken, hayatın belki de en ufak anının bile ne kadar kıymetli olduğunu düşündüm. Öyle değil midir, gerçekten de? Yaşadığımız en küçük an bile, o kadar değerli ki aslında ve o kadar farkında değiliz ki bunun. Kendimize böyle anlar yaratabilmek gerekiyor galiba, bu farkındalığı sık sık yaşamak için.
Benim için bu anlar, genellikle gecenin sabah ışıklarıyla buluştuğu anlar oluyor. Dünya neredeyse uyurken, tek başına, sessizliğin içinde oturup uyuyan doğayı izlemek, henüz kimse kirletmemişken tertemiz havayı ciğerlerime çekmek, o garip huzuru tenimde hissetmek müthiş hissettiriyor.
Gerçi bugün, muhtemelen hava aydınlık olsaydı, yoldan geçen birisi benim uykudan uyanmış halimi, dağınık saçlarımı, ağzı burnu kaymış halimi görüp korkabilirdi, nedense bu düşüncenin komikliği gülümsetti beni sabah sabah. İtiraf ediyorum, karamelli, beyaz çikolatalı bir gofret de gülümsetmiş olabilir beni. Kedi dostlarımın tatlı tatlı ilgi isteyişleri de, sabahın insana verdiği o huzur da. Küçük şeylerle üzülebildiğim gibi, küçük şeylerle de mutlu olabilen bir insanım, bu denge her zaman şaşırtacak beni.
Kuşların cıvıl cıvıl sesi günü selamlarken, onlar çoktan gökyüzünü arşınlamaya başlarken bir kez daha kanatlarım olsaydı nerelere giderdim diye hayal ettim. Tabii, çok sevdiğim bir müzik eşliğinde yaptım bütün bunları. Christophe Beck'in eşsiz 'Millie' parçası. Sonrasında ezan okundu ve bir süre daha huzuru soluduktan sonra, kalktım sandalyeden beklediğim an için. Sonra sabahın yeni çıkmış sıcacık ekmeklerini almak için ayrıldım evden. Bu kadar erken kahvaltı yapabilen bir insan değilimdir, midem kabul etmez asla ama bu kez de böyle olsun diyerek, sıcacık çay ve peynir ile kahvaltımı yaptım. En sevdiğin kahvaltı menüsü nedir? diye sorarsanız eğer zeytin ve peynirsiz kahvaltı olmaz yanıtını verebilirim. Karnımızı doyurabildiğimiz bugünlere şükürler olsun.
Bu sabah rutinini sizin de yapmanızı tavsiye ederim. Doğayı dinlemek, gözlerinizi kapatıp derin derin nefes almak ve etrafınızdaki en hassas hareketi bile fark edebilmek... enfes. Bir gün... yalnızca bir gün uykunuzdan feragat edin ve neler kaçırdığınızı görün.